09 Ağu BİR OTOMATİK KAPI HİKAYESİ 1
Türkiye’nın otomatik kapılarla tanışmaya başladığı 80’li yıllarda resmi kurumların, otellerin, bazı çok büyük mağazaların, hastanelerin vb o günkü büyük ölçekli kurumların ana giriş kapılarında hemen hemen tamamı avrupa menşeli otomatik kapılar kullanılıyordu. Her üründe olduğu gibi döviz cinsinden ve ithalatın tüm yükü de binmiş olarak çok yüksek fiyatlara satılıyordu. 90’lı yıllar avrupa markalarının Türkiye pazarındaki rekabet yarışına sahne olurken 2000’e yaklaşırken ucuz alternatif Çin dalgası tüm dünyayı sarsmaya başlamıştı.
Türkiye de en verimli pazarlardan biri olarak bu dalgadan payını almaya başlamış, çin malları pıiyasayı etkilemiş, avrupa markalarının tahtı sallanmıştı. Diğer alanlardaki değişim rüzgarlarının da etkisiyle Otomatik Kapı kullanımı prestij unsuru olma özelliğini korumakla birlikte zorunlu demirbaşlar arasında yer almaya başladı. Artık otomatik kapı olmadan olmuyordu. Özellikle ticari işletmelerin müşterileri için konforlu bir karşılama sağlayan otomatik kapı, aynı zamanda yayılmaya başlayan klima ile birlikte enerji tasarrufu açısından önem kazanmaya başladı.
Bu talep artışı çin mallarını ucuza temin edip “toplama” tabir edilen adı belirsiz sözde otomatik kapıların piyasayı doldurmasına sebep oldu. Kullanıcıların (müşterilerin) büyük çoğunluğu “kapı mı kapı” mantığından bir milim ilerlememiş olmasına rağmen ya emsalinden geri kalmamak, “bak benim kapım da otomatik” demek için, ya da büyüklük zenginlik göstergesi olarak veya benzeri sebeplerle otomatik kapı talep ediyordu.
Gerçekte otomatik kapının kullanımına, özellik ve önemine dair bilgisi yoktu. Can güvenliği konusu zaten pek de dikkate alınacak şey değildi, çünkü zaten nihayetinde bir kapıydı!
Dolayısıyla bir buzdolabı ya da otomobil gibi kulaktan dolma bile olsa sistematiği hakkında bilgi edinmeye değer bulmuyordu.
Ancak müşteri bilinçsizliği müşterinin yine kendisine çok pahalıya mal oluyordu. Toplama veya hiç bir kurumsal garanti taşımayan otomatik kapıların kullanıcıları kalitesiz ürün ve montaj ile kullanıcı hataları sebebiyle servis ihtiyacı duyduğunda muhatap bulamadı. Satan gitmiş, servis verip yedek parça sağlayacak kimse kolay kolay bulunamıyor, bulunsa da astarı yüzünden pahalıya geliyor, çok kısa sürede ya yenisini almak zorunda kalıyor ya da söküp atıyordu.
Esdor otomatik kapı sistemleri bu mağduriyete çözüm getirmek, kullanıcı ihtiyacına uygun özelliklere sahip, kaliteden ödün vermeyen ama ekonomik fiyatlı ürün meydana getirmek isteyen bir yaklaşımın eseri olarak ve Türkiye’nin ilk özgün ürünü olarak doğdu.